İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, hemşehrisi Trabzonlu ekrem imamoğlu ile ilgili televizyon ekranında ciddi açıklamalarrda bulundu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezasını doğru bulduğunu belirterek, “İstinaf ve Yargıtay onadığı anda görevden alırım” dedi. Soylu ayrıca, AKP'nin İstanbul seçimini kaybettiği gün ağladığını söyledi. Soylu, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu da Fethullahçı örgütle ilgili sorular yönelterek hedef aldı. Soylu, CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter'in "FETÖ talimatıyla" vekil yapıldığını öne sürdü.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CNN Türk’te yayınlanan 'Ne Oluyor' Programı'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gündemdeki bütün sıcak gelişmeleri CNN TÜRK’te değerlendirdi. 

Mahkemenin İmamoğlu’na verdiği ceza ve “siyasi yasak” tartışması hakkında ne düşünüyor?

2023 seçimlerine doğru siyasetteki aday tartışmaları ve yaşanan taktik yarışına nasıl bakıyor?

İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısının bütün ayrıntıları çözüldü mü Terörle mücadelede hangi yeni adımlar gündemde?

Suriyeli ve Afgan göçmenlerle hangi çalışmalar yapılıyor?

Sığınmacı sayısındaki son durum ne?

Göksu Öngören Özgür moderatörlüğünde Hakan Bayrakçı, Mete Yarar ve Melik Yiğitel sordu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yanıtladı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında siyasi yasak yolunu açan hapis cezası kararını değerlendiren Soylu, istinaf ve Yargıtay'da cezanın onanması durumunda İmamoğlu'nu görevden alacağını söyledi.

"Pozitif hukuk açısından bu karar doğru bir karar" diyen Soylu, görevden alma konusuna ilişkin şöyle konuştu:

- Örneğin ihaleye fesat karıştırma gibi bir soruşturma ve kovuşturman çerçevesinde burada İçişleri Bakanı yetkili oluyor. Tüm bunların tamamın kamu hakkını korumak için verilmiş yetkidir.

Terörle mücadele hız kesmiyor Terörle mücadele hız kesmiyor

- İkinci olarak eğer bir teröre karışma durumu varsa mahkeme soruşturmayı açtığı andan itibaren Bakanlık, kayyum atama yetkisine sahiptir.

- Kayyum söz konusu değil.

- Görevden alma da hukuk açısından değerlendirilebilir. Görevden alma yetkim yok.

- İstinaf ve Yargıtay onaylarsa, açığa alabilme yetkim var.

- Bir belediye başkanı, Danıştay’ın kararı olmadan düşmez.

- İstinaf ve Yargıtay onadığı anda görevden alırım.

- Ceza alırsa kamu görevini yapamaz. Karar verilirse bu göreve 10 gün içerisinde valilik tarafından biri atanır, daha sonra seçime gidilir.

- Ancak süreç açıktır, itiraz etme yetkilerine sahiptir. Kanun çerçevesinde yetkilerim var ve bunları kullanırım.

“BU MESELELERİ KENDİ İÇİMZDE HALLETMELİYİZ”

Soylu, İmamoğlu’nu şöyle hedef aldı:

Davayla ilgili şunu söylemeliyim, İmamoğlu seçildikten sonra Avrupa'ya Türkiye'yi şikayete gitti. Ben de Türkiye'nin Avrupa'da şikayet edilmesinin doğru olmadığını söyledim. Ben şunu diyorum hangi siyasi parti olursa olsun dünyaya gittiği zaman Türkiye'yi şikayet etmemeli. Bu meseleleri kendi içimizde halletmeliyiz. Türkiye'yi Avrupa'da demokrasi ile hukuk ile şikayet ederek suçlayıcı bir dil kullanılıyor. Ben de konuşmamın birinde, 'Türkiye'yi Avrupa'ya şikayet eden ahmak' dedim.

“BENİM SÖZÜM KAFASINDA KALMIŞ, 'ASIL SEÇİMİ İPTAL EDENLER AHMAKTIR' DEMİŞ”

Bunun ardından bana kendisi daha sonra cevap veriyor. Benim sözüm kafasında kalmış olmalı ki daha sonra, 'Asıl seçimi iptal edenler ahmaktır.' dedi. Ben İçişleri Bakanı'yım seçimi ben iptal etmedim ki. 91 seçimlerinden seçim kurulu üyesiydim. Seçim kurullarının işleyişini bilirim. Bir hukukçu değilim ama onlar kadar bilirim çünkü siyasetçiyim. Seçim iptal etme şikayetle Yüksek Seçim kurulu tarafından yapılır.

“YARGI KURUMLARINA HAKARET EDEMEZSİNİZ”

Seçim kurulu bu kararı vermiş ve siz onlara ahmak diyorsunuz. Siz yargının önemli kurumlarını eleştirebilirsiniz ama hakaret edemezsiniz. Genel itibarı ile dava açıldı, bir kamu davası. Davanın ardından onlar 'Bu sözü biz Süleyman Soylu'ya hitaben söyledik.' denildi.

Eğer ben söylediysem, 13 Mayıs 2022'de bana hakaret davası açılıyor. Neden yargılamanın gidişatını değiştirmek için. Ben o davanın tarafı değilim, şikayetçisi bile değilim. İptal için bir müracaatçı bile değildim."

KATAR'DA GÖREV YAPAN TÜRK POLİSİ

"Bizim Türkiye'deki maçlarda da görev olan arkadaşlarımızdan Katar'a gönderdik. Burada çok başarılı bir görev yaptılar. Zor maçlardan alınlarının akıyla çıktılar. Birçok ülkenin polisiyle bu görevi yapmak kolay değildi.

Çok mutluyuz hem turnuvanın güvenliği Türkiye'ye geldi hem de başarılı olduk. Arkadaşlarımız şu an peyderpey dönüyorlar. İyi bir koordinasyon sağladık mutluyuz."

“BEN PARTİ POLTİKALARIMIZI HAYATA GEÇİRMEKLE YÜKÜMLÜYÜM”

Soylu’nun diğer sözlerinden satır başları şöyle:

"Ben Türkiye'de İçişleri Bakanı olarak hükümetimizin aldığı kararları ve parti politikalarımızı hayata geçirmekle yükümlüyüm. Terörle mücadele etmeliyim. Şu anda Mardin'e 3 milyon turist geldi, Oteller yapılıyor, Hakkari'den Tıp fakültelerini kazanan öğrencilerimiz var. Terörle mücadele böyle bir şeydir. Burada bir üst bölgesi yapacağız dediğimiz anda herkesin kafası karıncalanıyordu. Artık böyle bir şey yok. Terörü kaynağında yok edeceksiniz sözü Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın sözü, biz bunu yapıyoruz. Bir mücadele yapılıyor ve bunu tüm kurumlar olarak uyumlu olarak yapıyoruz.

“FETÖ’YÜ ABD DESTEKLİYOR”

Biz sınırda TSK hemen arkasında Jandarma, ve polis var. Biz burası TSK'nındır ya da polisindir demiyoruz. Birlik içinde çalışıyor birbirimizin elinden tutuyoruz. ABD şu an tarihinin en büyük desteğini veriyor terör örgütüne. Almanya PYD'yi PKK'nın Suriye koludur olarak kabul ediyor.

Almanya'nın gördüğü noktadan ABD neden görmüyor. FETÖ'yü ABD destekliyor. FETÖ'den vazgeçen onlarca ülke var ABD vazgeçmiyor. DHKP-C burada PKK burada bizim 'Avrupa ülkelerine ne sorunumuz?' var dedim bir Avrupalı arkadaşıma, bunun için bize destek vereceğini söylemişti. Sağ olsun bahsettiğim devlet adamı bu desteği verdi.

Bizim mücadelemiz bu bölgede başkasının pergelini koydurtmayacağız. Bizim pergelimiz bu yerde huzursuzluk çıkaran bir pergel değil. Bizim bir çizgimiz var. Cumhurbaşkanımız sadece bu ülkenin lideri değil kim böyle söylüyorsa yanılıyordur. Tayyip Erdoğan sadece Türkiye'nin lideri olarak görülüyorsa kendisine ayıp ediliyordu. Tayyip Erdoğan o noktadan çıkmıştır, dünya lideri olmuştur. Bu kazanım sadece kendisine ait bir kazanım değildir. Pergelin sabit ayağını buraya taşımaya çalışanlar, bu toprakların yöneticilerine çelmeye takmaya da çalışırlar.

“VİTESİ BOŞA ALINMIŞ ARAÇ GİBİLER”

Türkiye'nin en büyük avantajlarından biri çok tecrübeli liderleri var. Doğu'da da bu böyle, Batıya nazaran ayakları yere basan liderler var. Buradaki meselede şu Devlet Bey de aslında konuyu çok net bir şekilde ortaya koydu. Parti içinde şerit olmaz. Kimisi gidiyor ABD ile masa kurmaya çalışıyor, kimisi Avrupa ile masa kuruyor, kimisi 90'ların video-konferans yöntemi ile masa kurmaya çalışıyorlar. Vitesi boşa alınmış araç gibiler. İstanbul Büyükşehir Başkanın yapmadığı kalmadı, tüm postları Avrupa'ya serdi. Bunlarla mücadele eden bir genel başkan var. Bir belediye başkanı geliyor ilk önce çalışıyor sonra kendine çalışmaya başlıyor. Bunlar yıllarca sarayı eleştirdiler ama bugün Bizans saraylarında görülmemiş entrikalar ortaya koydular. Bu durumun tarihte tekerrürleri vardır. Kim siyaseti kendisi için yaptıysa yenilmiştir. Sen hakaretleri yaparken düşün. Siyasetçi kibirli olmayacak. Olursa sonuçta böyle olur.

“BAHÇELİ DOĞRU BİR AÇIKLAMA YAPMIŞ”

(MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Kılıçdaroğlu'na ilişkin açıklamaları) Sayın Bahçeli doğru bir açıklama yapmış. Başka bir partinin genel başkanı ile kucaklaşmaya o partinin genel başkanı üzülmez mi (İmamoğlu-Akşener). Ben İstanbul seçimlerini kaybettiğimiz zaman üzülmüştüm, ağlamıştım. Burada hizmetlerimizi yapmaktan yoksun olacaktık bunu hiç anlayamayan birine bırakmakta ayrıyeten üzücüydü. Ben çok fazla siyasetçi ile çalıştım, siyasetin kendisine, üslubuna hakimim. Bu yapılan o partiye haksızlıktır ve bu hiç onların umurlarında değil. Siyaset ciddi bir iştir, ciddiye alınmalıdır. Ben bir eleştiriye maruz kaldığımda içeriden ne yanlış yaptım diye düşünüyorum, onlar bunu düşünemiyorlar.

Samimiyseniz eksikte yapsanız Cenabı Allah yardımcı olur samimi değilseniz düşersiniz. Oyuna girerken açığa giren çok tefrika okuduk. Siyaset ayak oyunları ile yapılan bir iş değildir. Rahmetli Özal'ın mesela halk samimiyetini tuttu. Çalıştı çabaladı ve halk bunu gördü. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın da dünya sokaklarında karşılık bulması samimiyetinden kaynaklanmaktadır.

BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNDE YAŞANAN TARTIŞMALAR

TBMM siyasetin merkezidir, vatandaşın bütün talebelerinin gündeme geldiği bir yerdir. Siyaset bütçedir çünkü uygulayacağınız politikalarda neye ağırlık vereceğinizi bütçe belirler. Vatandaşın neyini iyileştireceğine bütçe karar verir, bunun üzerinden tartışılır. Muhalefetin ortaya koyduğu şey bu değildir. Muhalefet bize eğitim için bütçenizi şu kadar arttırın demiyor mesela. Burada bir takım yalanlar üzerine gündemi tıkamak için bulunuyorlar. Siyaset bu değil.

Bu sabah Bulgaristan başbakanı ile görüştüğümüz de Boğaz'da dolaştık biraz. Bize Boğaz'daki gemileri soruyorlar. Neden bu kadar çok gemi var diye. Bu gemiler ihracat gemisi bizim bunları konuşmamız lazım.

UYUŞTURUCU ELEŞTİRİLERİ: “BU İFTİRAYI ATANLAR İSPAT ETMEK ZORUNDALAR"

Bir muhalefet yetkilisi bana uyuşturucu parasıyla cari açık kapattığımızı söylüyor. Bu söylenebilir mi? Ben, terörle mücadele eden arkadaşlarımız bunu yapabilir mi? Şerefimizi İçişleri Bakanlığında mı bulduk? Bunu kim kabul eder? Peki Türkiye Cumhuriyeti devletine böyle bir iftira atılabilir mi? Evet, 'ispat etmeyen şerefsizdir.' dedim. Müddeiyi ispatla sorumludur. Bunlar insanın ağzından peyderpey çıkıyorsa, bunlar kurgulanmış şeylerdir. Ben ispat edilmezse diyorum. Türkiye Cumhuriyetine ve askerine bu iftirayı atanlar ispat etmek zorundalar. İspat edemezlerse de 'Çıkıp yanlış bilgi aldım.' diyerek özür dilemelidirler. Bu da bir erdemdir.

KILIÇDAROĞLU'NA SORULAR YÖNELTTİ; VEKİLİN İSMİNİ VERDİ

Birinci sorum şu: Ekim 2013'te Kılıçdaroğlu, bir diş hekimi muayenesine gidiyor. Orada Mustafa Yeşil var. Gazeteci Yazarlar Vakfı'nın başkanı. Orada oturuyorlar, bir kişi daha var. Pensilvanya'nın talimatı ve bilgisi dahilinde oradalar. Kendisi gidiyor koşa koşa. Kılıçdaroğlu orada birçok şey konuşuyor ve nihayetinde “Sizin bir mesajınız var mı?” diyor. “'Yurtta Sulh Cihanda Sulh” diyor benim vereceğim mesaj. Yetmiyor, orada bir isim veriliyor. “Şu adamın İzmir ilinden şu ilçeden Belediye Başkanı olmasını istiyoruz. Ricamız var, size uygun bir insan” diyorlar. Sonra o kişiyi İzmir'de il başkanı yapıyorlar, sonra da milletvekili yapıyorlar. Bedri Serter, isim veriyorum. Kılıçdaroğlu çıksın desin ki “Hayır”.

Aynı isim üzerinden CHP Genel Merkezi'nden Pensilvanya'ya “geçmiş olsun” mesajı iletildi. Daha sonra oradan aradılar. Dediler ki “İsmini yayınlayacağız.” Sonra döndüler “Şimdilik olmasın” dediler.

Milletvekilinin Külliye'ye gittiğini ve para aldığını bunun üzerinden siyaset inşa edeceğini söyledi mi söyledi. Kendi parti üyelerini de töhmet altında bıraktı. Peki kim olduğunu açıkladı mı? Açıklamadı.

“ÜNAL ÇEVİKÖZ, ALTILI MASA’DAN ÇIKAN BİLDİRİYİ AVRUPA BÜYÜKELÇİSİNE GÖNDERDİ Mİ?”

Ünal Çeviköz, Altılı Masadan çıkan ilk bildiriyi bir Avrupa Büyükelçisine gönderdi mi? Büyükelçiye sizin altılı masanın ilk bildirisini redakte ettiriyor. Ya bu ortaya çıkarsa millete ne diyeceksiniz. Geleceğinizin pazarlığını Avrupalı büyükelçiyle oturduk konuştuk mu? Anayasa'yı, birinci seçiminden sonra ikinci seçimin nasıl olacağını, adayların nasıl olacağı, bütün bu safhaları bu metin üzerinden değerlendirdiler. Kemal Kılıçdaroğlu gönderdi mi göndermedi mi? Sen bu iddiayı söyle. Sana sorarlarsa da "inkar edersin" demekle olmaz. Burası Türkiye Cumhuriyeti. Bize kim oyun kurarsa o oyunu bozarız. O ülkenin İçişleri Bakanına da bunu söyledim. Senin Büyükelçin böyle bir şey yaptı.

MİT kumpası belgelerinin Enis Berberoğlu'na nasıl verdin? Sana bu belgeleri kim getirdi? Yine maskeli kişiler mi getirdi? Acaba bir tehdit aldığın için mi adalet yürüyüşüne başladın. Aslında adalet yürüyüşü kendini kurtarma yürüyüşü müydü?

İBB'YE ALINAN İŞÇİLER: “TERÖRLE BAĞLANTI” İDDİASI

1668 kişinin FETÖ'den DHKP-C'ye kadar terör bağlantısı var. Bunların hepsinin raporu savcılığa gönderildi. FETÖ'nün TC'den yoksun bıraktığı en önemli mesele denetimdir. Bu denetimler yol göstericidir. Bizim her türlü işlemimiz hukukun uygulamasına açıktır.

“SUÇ ÖRGÜTÜ LİDERİNİ 1 YIL DİNLEYEBİLİYORUZ”

(Suç örgütlerine yönelik mücadele açıklamaları) Biz o gün oraya organize suç örgütü ve mafya yapılanmalarının girebileceğini değerlendirdik. TCK 220 var, organize suç örgütlerinin dinlenmesine yönelik. Eğer bunu koymazsak organize suç örgütlerini takip edemeyiz, olmaz diye. Bunu da Cumhurbaşkanımıza sunduk ve bu maddeyi ekledik. Biz organize suç örgütü liderini toplam 1 yıl dinleyebiliyoruz. Bu kötü bir durum yani. Buna rağmen yolumuza yargıyla devam ediyoruz. Biz bunun her birine mesai harcamışızdır. Ama en büyük iftirayı da buralardan yiyoruz. Türkiye yiyor. Bazı ülkelerde bu pasaportlar resmi olarak değişebiliyor. Bazı ülkelerde mafyası vardır. Bazıları için mafyanın ülkesi vardır. Yine yakın komşularımızdan birinin mafyasını ülkemizde yakaladık.

“SUÇU PARADAN TAKİP ETMEK LAZIM”

Bulgaristanlı 7 tane mafya üyesi yakaladık, sınır kapısından gönderdik. En az 15-16 tane uluslararası alanda yakaladık gönderdik. Türkiye'yi kendileri adına rahat duracak bir merkez sanmasınlar. Vukotiç yakalandıktan sonra o dönemim içişleri bakan yardımcısı “Başına çuval geçirin, görürse çıktığında beni öldürür" dedi. Ardından bu Sırbistan'lı Vukotiç denen adam 16-17 ay yatıyor Karadağ'a gidiyor orada da 4-5 ay yatıyor. Sahte pasaport alıp estetik yaptırıyor. Daha sonra Türkiye'ye geliyor ve öldürülüyor. Buna benzer 2-3 olay var. Suçu paradan takip etmek lazım. Biz ne zaman bu işlere girdik, SPK dosyalarına girdik o zaman devlet adına en onurlu işi yaptık. Bu paraları Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak için kullanıyorlar.

Burada Türkiye etrafındaki ateş çemberine rağmen, kendisini ayakta tutan, bütün saldırılara zırh oluşturmaya çalışan tertemiz adımlar atıyor. Bataklık dosyasında 5-6 yıldır isteniyor. Hollanda'dan Arjantin'den dosyalar isteniyor."

Editör: TE Bilişim