SAĞLIK

Türkiye'de 58 il Çok Tehlikeli Kırmızı katagöride

Covid-19 salgını sürecinde Türkiye 3. dalganın etkisi altına aldı. Vaka sayılarındaki artış ve bulaşma nedeniyle 58 il çok tehlikeli olan Kırmızı Katagori'ye girdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakanlar Kurulu sonrası yeni tedbirleri açıkladı.

Bakanlar Kurulu Toplantısının ardından açıklama yapan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ramazan ayı boyunca işletmelerin tamamı paket servisi yapacak. Toplu iftar ve sahur gibi faaliyetler gerçekleştirilmeyecek. Ramazan ayı boyunca, ülke genelinde hafta sonları sokağa çıkma sınırlaması uygulayacağız" dedi. 

Risk haritasına göre yeni kısıtlamaları da duyuran Erdoğan, "Kırmızı kategorideki illerde sadece pazar günü uygulanan hafta sonu sokağa çıkma sınırlaması, artık cumartesi ve pazar günü olarak sürecektir" ifadelerini kullandı. 

Erdoğan, şunları söyledi: 

KIRMIZI KATEGORİDE YER ALAN İLLERDE KISITILAMA İKİ GÜN 

Vaka hasta ve ölüm sayılarını yakın insani ve ticari ilişkiler içinde bulunduğumuz ülkelerden daha hızlı bir şekilde düşüremezsek küresel normalleşme sürecinin gerisinde kalırız. 

Bunun ülkemize maliyeti ticaretten turizme kadar her alanda çok daha ağır olacaktır. Son bir yıldır her kabine toplantımızda olduğu gibi bugün de salgınla ilgili tüm gelişmeleri ayrıntılı bir şekilde değerlendirdik. 

Aşılamada ileri yaşlardan başlayarak 15 milyon rakamına ulaşmamızın etkilerini sahada görmeye başladık. Bu sayede ileri yaş gruplarının vaka hasta ve yoğun bakım rakamları içindeki oranları belirgin şekilde azaldı. 

Vaka ve hasta, bunun yanında vefat sayılarının artması bizim mevcut uygulamaları gözden geçirmeye mecbur bırakmaktadır. 

Bilindiği gibi illerimizi vaka, hasta, vefat, hastane kapasitesi ve aşılama gibi kriterlere göre düşük riskli, orta riskli, yüksek riskli ve çok yüksek riskli olarak belirleyerek renklere ayırmıştık. 

Çok yüksek riskli grubu teşkil eden kırmızı kategorideki illerimizin sayısı maalesef nüfusumuzun yüzde seksenini teşkil eden 58 şehre ulaşmıştır. 

Elimizdeki veriler ve yaptığımız değerlendirmeler bütün bunlar ışığında şu hususları milletimizle bugün paylaşma kararı aldık. 

Türkiye'nin tamamında sokağa çıkma sınırlaması akşam 21.00 ve sabah 5.00 olarak haftanın her günü devam edecektir 

Kırmızı kategorideki illerde sadece pazar günü uygulanan hafta sonu sokağa çıkma sınırlaması, artık cumartesi ve pazar günü olarak sürecektir. 

Lokanta, restoran, kafe gibi işletmeler renk ayrımı olmaksızın tüm Türkiye'de %50 kapasite ve belirlenen diğer kurallara uygun şekilde çalışabilecektir. 

Kapanma saati sonrası ve sokağa çıkma günlerindeki paket servis hizmeti mevcut haliyle devam edecektir. 

RAMAZAN AYI İÇİN YENİ TEDBİR KARARLARI 

Ramazan ayında ise hep birlikte biraz fedakarlık yapacağız. Bu mübarek ay boyunca ülke genelinde hafta sonları sokağa çıkma sınırlaması uygulayacağız. 

Sadece Ramazan ayı boyunca Türkiye genelinde lokanta ve kafe gibi işletmeler hizmetlerini paket servisle sınırlandıracak. 

Yine Ramazan ayı boyunca ülke genelinde toplu iftar ve sahur gibi etkinlikler gerçekleştirilemeyecektir. Bu uygulamadan etkilenecek lokanta ve kafe gibi işletmecilere mevcut desteklere ilave olarak bazı katkılar sağlayacağız. 

Nisan ve mayıs aylarında normalleşme ve ücretsiz izin uygulaması kapsamında sigorta primi desteğinden yararlanamayan lokanta ve kafe çalışanlarımızın da prim yüklerini üstlenecek, ayrıca bunlara kişi başı 1500 TL nakdi ödeme yapacağız. 

Vatandaşlarımızdan bayramla birlikte her alanda özgürlüğümüzü gönlümüzce yaşayacağımız bir Türkiye fotoğrafına kavuşmak için bu süreci dikkatle ve hassasiyetle değerlendirmeye davet ediyorum. 

KIRMIZI KATEGORİDE YER ALAN İL SAYISI 58 OLDU

Erdoğan'ın açıkladığı risk haritasına göre 17 olan kırmızı il sayısı 58’e çıktı. İstanbul, Ankara, İzmir yeni haritada kırmızıya bürünürken sadece Şırnak mavi kategoride yer aldı. 

Yeni haritada 12 il ise turuncu kategoride yer alırken sarı kategoride sadece 10 il bulunuyor. 

SARI KATEGORİDE OLAN İLLER 

Uşak, Van, Muş, Bitlis, Batman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Hakkari, Siirt 

TURUNCU KATEGORİDE OLAN İLLER  

Manisa, Afyonkarahisar, Denizli, Burdur, Kahramanmaraş, Adana, Hatay, Tunceli, Bingöl, Kars, Ağrı, Kırşehir 

4 KATEGORİ BELİRLENDİ 

Sağlık Bakanlığı illeri risk değerlendirme kriterlerine göre 4 kategoriye ayırdı. Düşük riskli (mavi), orta riskli (sarı), yüksek riskli (turuncu) ve çok yüksek riskli (kırmızı) olarak kategoriler belirlendi. İllerde bu kategorilere göre normalleşme adımları uygulanıyor. 

“İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI’NDAKİ BAŞLIKLARI HAYATA GEÇİRECEĞİZ”

Sokağa çıkma kısıtlaması, yüz yüze eğitim, restoran, lokanta ve kafelerin çalışma koşuları gibi birçok konuda vatandaşların merakla beklediği kabine toplantısının ardından Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

Türkiye'nin bugüne kadar elde ettiği kazanımların gerisinde değişime ve reformlara olan bağlılığını hep korumuş olmasıdır.

Salgın döneminde de bu çizgiden asla ayrılmadık. Milletimizle paylaştığımız reform gündemimizi belirlediğimiz takvime uygun şekilde yürüttük ve yürütüyoruz.

Geçtiğimiz yıl yargı reformu strateji belgemizi açıklamış ardından da buna uygun hukuki ve idari adımları atmaya başlamıştık.

 Ekonomide cari açığın azaltılmasına üretimin ve istihdamın güçlendirilmesine yönelik çok sayıda reform mahiyetinde düzenlemeyi hayata geçirdik.

Bu ayın başında İnsan Hakları Eylem Planı’nı kamuoyunun takdirine sunduk. İnsan Hakları Eylem Planı’nda yer alan başlıkları belirlediğimiz takvime göre ilgili kurumlarla birlikte hayata geçireceğiz.

“TÜRKİYE’YE YENİ ANAYASA KAZANDIRMAYI AMAÇLIYORUZ”

Yaklaşık üç hafta önce de ekonomi reformlarımızı kamuoyuna açıklamıştık. Hazine ve Maliye Bakanlığımız ekonomi reformları ile ilgili eylem planını da geçtiğimiz günlerde ilan etti.

Türkiye ekonomisinin potansiyelinin ve asıl dinamiklerinin göstergesi zaman zaman ortaya çıkan temelsiz ve derinliksiz finans hareketleri değil, işte bu reformun gündemidir.

Milletimizin de akılcılıktan uzak dalgalanmalara karşı giderek daha bilinçli bir tavır ortaya koyduğunu, tercihini ve gücünü ülkesinin hedeflerinden yana kullandığını müşahede ediyoruz.

Hukuktan ekonomiye kadar uzanan ve milletimiz tarafından memnuniyetle karşılanan reform programlarımızın takvimlerini uygun şekilde yürümesini sağlayacağız.

Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklar olarak biz bu reformları elbette sahip çıkacağız. Toplumun tüm kesimlerinden de kendileriyle ilgili hususların yakın takipçisi olmalarını, herhangi bir gecikme ve eksiklik durumunda konuyu önce ilgili kurumla ardından bizimle paylaşmalarını istiyoruz.

Hiç şüphesiz en önemli reform başlığımız milletimize verdiğimiz yeni ve sivil anayasa sözümüzdür. Türkiye'ye merkezinde milletin yani insanın olduğu yeni bir anayasa kazandırmayı amaçlıyoruz.

Geçmişte darbelerin veya olağanüstü dönemlerin ürünü olarak hazırlanan anayasaların milletimizin beklentilerine ve ülkemizin ihtiyaçlarına cevap veremediği kısa sürede ortaya çıkmıştır.

Anayasalar yaşayan metinler olduğu için elbette gerektiğinde değiştirilebilir ama Türkiye'deki anayasa değişikliği gayretleri asıl metin ruhuna zerk edilmiş olan darbeci vesayetçi maya sebebiyle beklenen neticelere bir türlü varamamıştır.

“YENİ ANAYASA İÇİN HER TÜRLÜ GÖRÜŞE VE TEKLİFE AÇIĞIZ”

Ülkemizin yönetim sistemini değiştirmek için en köklü değişimi gerçekleştirmiş olmamız rağmen mevcut anayasamızdaki bu arızayı gideremedik. Yeni ve sivil bir anayasa konusunu tekrar gündeme getirmemizin sebebi de işte budur.

Diğer yandan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ülkemize kazandırdığı yetenekleri salgın sürecinde çok daha iyi gördük. Sistemin özünü oluşturan hızlı karar alma ve etkin şekilde uygulama mekanizmaları ülkemizin bu dönemde pozitif yönde ayrışmasını sağlamıştır.

Bununla birlikte sistemi artık üçüncü yılına yaklaşan tecrübeler ışığında geliştirmemiz gerektiğinin de farkındayız. Yeni anayasa süreci cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin takibi açısından da bir fırsat olacaktır.

 Türkiye için tarihi öneme sahip yeni anayasa hazırlama sürecinin mümkün olan en geniş uzlaşmayla yürümesi ve ortaya çıkan metin de 84 milyonu kucaklaması şarttır. Biz bu anlayışla siyasi partiler başta olmak üzere tüm kesimlerin yeni anayasanın hazırlanmasına katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Ülkemizin 2053 vizyonunun omurgasını oluşturacağını düşündüğümüz yeni anayasa için her türlü görüşe ve teklife açığız.

“EGEMENLİK MÜHRÜMÜZÜ BİRLEŞTİREREK KORUYORUZ”

İnşallah milletimizle birlikte gelecek nesillerin bizi hayırla yâd etmesini sağlayacak yeni bir anayasayı ülkemize kazandıracağımıza inanıyorum. Aziz milletim baharın ilk ayını geride bırakıp nisanın güzelliklerine merhaba demeye hazırlandığımız şu günlerde milletçe geleceğimize umutla bakmak için pek çok sebebe sahibiz.

Hamdolsun dünyanın en güzel ve kadim coğrafyasındaki 1000 yıllık varlığımızı siyasi ve ekonomik atılımlarımız da birlikte sürekli güçlendiriyoruz.

Cumhuriyetin kuruluşuyla coğrafyamıza yeniden vurduğumuz egemenlik mührümüzü yaşadığımız kimi sıkıntılara rağmen birleştirerek koruyoruz.

Bölgemizde 1990’lardan beri yaşanan siyasi ve insani krizler milletimizin birlik ve beraberliği ile devletimizin gücünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Vatanlarına sahip çıkamayanların onurlarına ve geleceklerine de sahip çıkamadıkları gerçeğini üzüntüyle takip ediyoruz.

“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ ÖNÜMÜZE TARİHİ BİR FIRSATTIR”

Türkiye çok partili siyasi hayata geçişle bir üst aşamaya çıkardığı istiklâlinin güvencesi olan demokrasi mücadelesini Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile daha da pekiştirmiştir.

Kalkınma mücadelemiz ise uzunca bir duraklamanın ardından geçtiğimiz 19 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerle ihtiyacımız olan düzeye ulaşmıştır.

Böylesine kritik bir dönemde başlayan koronavirüs salgını ülkemiz için hayal ettiğimiz yeni başlangıç konusunda önümüze tarihi bir fırsat çıkarmıştır.

Elbette salgın uygulamaya koyduğumuz tedbirlerden etkilenen kesimler başta olmak üzere hepimizin hayatında çeşitli zorluklara yol açmıştır.

“AŞILAMADA OLDUKÇA İLERİ BİR SEVİYEDEYİZ”

Sağlık altyapımızın gücü sayesinde kimi ülkelerle hala etkisini sürdüren felaket görüntüleriyle hamdolsun karşılaşmadık

Tedbirleri kimi zaman sıkılaştırarak kimi zaman gevşeterek salgının olumsuz etkilerini en az seviyede tutmaya gayret ettik. Salgınla mücadelede en önemli araçlardan biri olan aşılama çalışmalarında da oldukça ileri bir seviyedeyiz.

Bu süreçte sağlık alanı kadar önemli bir diğer başarımızın üretim istihdam ve ihracat tarafını sıkı tutmak olduğuna inanıyoruz. Fabrikalarda çarklar hiç durmadı, üretilen ürünlerin iç ve dış pazarlara ulaştırılmasında aksaklığa meydan verilmedi.

İhracata yönelik üretim yapan fabrikaların çoğu bu yılın siparişlerini çoktan doldurdular. Kapasite genişleten fabrikalarımız bunun için gereken makineleri bulmakta zorlanıyor. Küresel lojistik ağındaki tıkanıklıklar Türkiye'nin geniş bir hafızaya kolayca mal ulaştırma avantajını giderek öne çıkartıyor.

“YATIRIMLARIMIZİ BU DÖNEMDE DAHA İYİ ANLAŞILDI”

Kara yollarımıza, demir yollarımıza, limanlarımıza, havalimanlarımızda yaptığımız yatırımların önemi tıpkı hastanelerde olduğu gibi bu dönemde daha iyi anlaşıldı.

Dün şehir hastaneleri için bize demediklerini bırakmayanlar bugün niye daha çok hastane yapmadığımızı sorguluyorlar.

Aynı şekilde yıllarca bizi ülkenin kaynaklarını taşa toprağa gömmekle suçlayanlar, şimdi lafı niye güçlü bir üretim ve ulaşım altyapısı kurmadığımıza getirmeye başladılar.

Dünyada ve ülkemizde yaşanan her gelişme Türkiye'yi 19 yılda kazandırdığımız tüm yatırımların anlamını çok daha iyi gösterecektir.

YATIRIMCILARA ÇAĞRI: “GELİN, TÜRKİYE’YE YATIRIM YAPIN”

Buradan menşeine rengine inancına bakmaksızın tüm yatırımcılara bir kez daha sesleniyorum, gelin Türkiye'ye yatırım yapın. Dün ülkemize yatırımlar yapanlar bugün büyüyen pazarları ve artan kazançları ile bunun meyvelerini topluyorlar.

Bugün yatırım yapanlar da çok kısa bir sürede aynı kazançları elde edeceklerdir. Artık ülkemizde yapılacak yatırımların ölçek olarak iç piyasayı veya bölge pazarlarını aşarak küresel düzeyde tasarlanması ve gerçekleştirilmesi gerekiyor.

VATANDAŞLARA ALTIN VE DÖVİZ ÇAĞRISI

Çünkü Türkiye, bölgesinin üretim ve ticaret merkezi olmanın ötesine geçerek küresel bir merkez haline geliyor. Bu vesileyle vatandaşlarımıza evlerinde tuttukları ve milli servetimiz olan altınları ve dövizleri finans kuruluşları vasıtasıyla ekonomimize kazandırmaları çağrımı tekrarlamak istiyorum.

Bundan rahatsız olanlar var, bunu da biliyorum ama dikkat edin. Ben özellikle bunları merkezin tümüyle ağına yüklemelerini ve buradan win-win esasına göre hem ülkeye hem kendilerine kazanmanın yolunu gösteriyorum.

Türkiye'nin yatırımcılar için cazip bir ülke haline geldi. Sözümüz afaki bir temenniden ibaret değildir, bu tespitimiz somut verilere dayanıyor.

Salgın döneminde işleri azalan esnaflarımızın rezervasyonları iptal olan turizm sektörümüzün okullardaki yüz yüze eğitimin aksamasıyla programları bozulan öğrencilerimizin durumlarını yakından takip ediyoruz.

Mesela geçtiğimiz yıl ülkemizde 103 bin yeni şirket açılırken kapanan şirket sayısı 16 bini dahi bulmadı.

Devletimizin tüm imkanlarını sıkıntıya düşen kesimleri desteklemek, üretimi ve istihdamı teşvik etmek için sonuna kadar zorluyoruz.

Şartların elverdiği her durumda normalleşme adımlarını atarak kısıtlamalardan bunalan milletimize nefes almakta sıkıntı yaşayan esnafımıza ulaşmaya çalışıyoruz.

Avrupa başta olmak üzere dünyadaki pek çok ülkeye göre tedbirleri en akılcı ve makul seviyede uygulayan ülkeler arasındayız.

Buna rağmen hasta ve ölüm sayıları arttığında milletimize karşı sorumluluklarımız gereği tedbirleri güncellemek durumda kalabiliyoruz.

Ülkemizi bir an önce salgının yol açtığı cendereden kurtara bilmenin yolu kurallara hassasiyetle riayet ederek salgını tehdit olmaktan çıkarmaktan geçiyor.

Her konuda olduğu olduğu gibi ama özellikle salgının tedbirleri hususunda herkesin polisi kendi vicdanını ve aklı olmak mecburiyetindedir.